Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) ev sahipliğinde düzenlenen “Gazze Bizim neyimiz olur” adlı konferans gerçekleştirildi. Koordinatörlüğünü Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Adem Palabıyık’ın, Moderatörlüğünü ise Doç. Dr. Ali Ulvi Özbey’in yaptığı konferansta Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim Üyesi Dr. Asmaa Younis, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Top ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mahmoud N.m. Alnaffar konuşmacı olarak katıldı. İktisadi ve İdari bilimler Fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilen konferansa öğretim üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve öğrenciler katıldı. Program Kuranı Kerim okunması ile başladı. Moderatör Doç. Dr. Ali Ulvi Özbey’in açılış konuşmasının ardından Gazze’de 70 yakınını kaybeden ve ailesinden sadece 7 kişi kaldığını belirten Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim Üyesi Dr. Asmaa Younis, yaşadıklarını anlattı.
Asmaa Younnis, Gazze’de yaşayan ailesinin yanına gitmekte zorlandığını, düzenlenen saldırılarda 70 yakını kaybettiğini söyledi. Younnis, ailesinden sadece 7 kişinin hayatta olduğunu, annesinin ise halen Gazze’de yaşadığını ifade ederek şunları söyledi: “Ben 6 yıl önce Türkiye’ye geldim. Doktora yapmak için Atatürk Üniversitesini kazandım. 5 ay önce de Van’a geldim. 3 yıl önce Gazze’ye ziyarete gittim. Babamın felçlik geçirmesinin üzerine gitmiştim. O dönemde soğuk savaş yaşanıyordu. Hep Gazze’de savaş vardı. Ama ben bu savaş gibi bir savaş hiç yaşamadım. Babam ve 29 yaşındaki kardeşim de şehit oldu. Aynı hafta içerisinde haber geldi. 3 gün arayla babam ve kardeşim şehit oldu. Babam savaştan önce hastanede kalıyordu. Babam şehit olmadan önce görüştüğümde teselli vererek ‘babam güçlü ol’ dedim. İsrail 5 dakika tahliye için süre verdi. Kardeşim babamın yanında kalıyordu. Babam felçli olduğu için kalkamadı. Daha sonra İsrail hastaneyi bombaladı. Annem daha sonra sosyal medyadan bir görüntü gönderdi. 5 poşet gösterdi. Ben zannettim ki kurban bayramında et gelmiş. Anneme ‘be nedir’ dedim. O da ‘baban’ dedi. Parça parça geldi. Sonra ben çok üzüldüm.
İsyan etmek istemedim. Sevap kaybetmek istemedim. Buna rağmen ‘Elhamdulillah’ dedim. Babam şanslı. Ben de şehit kızıyım. Ama babamı çok seviyorum. Onu çok özledim. Çok zor bir haberdi. Daha babamın acısını yaşıyorken, 3 gün sonra kardeşim ve bir çocuğunun şehit haberini aldım. Büyük abim yine video atarak küçük kardeşim Muhammed’in de şehit olduğu haberini verdi. Büyük bir acı yaşıyoruz. Buna rağmen dünyanın bir imtihan olduğunu biliyoruz. 70 akrabamı kaybettim. Biz 7 kişi kaldık. Annem yaralıdır. Hala Elhamdulillah diyoruz. Allah bizim için ne yazmışsa biz teslim olmuşuz. Dünyayı hiç düşünmüyoruz. Gazze halkı da bu şekilde düşünüyor. Yaşadıklarımız kolay değil. Cennet kolay değil. Allah her şeyi görüyor. Zulmü kabul etmiyor. Ancak Gazze dünyaya çok büyük dersler verdi. Kadınlar ve çocuklar masumdur. Bunların günahı yok. Ailemin hepsi ateş altında yaşıyor. Bunlardan bizlerde kötü etkileniyoruz. Annem hasta oldu. Tedavi oldu. Ancak Gazze’de anestezi yok. İlaç yok. Her şeyden önemlisi su yok.
İlaç kullanacaksın ancak su bulamıyorsun. Bir çok kişi bu şekilde hastalandı. Çok daha fazla konuşamayacağım. Dinlediğiniz ve fırsat verdiğiniz için teşekkür ediyorum.” Daha sonra konuşan Dr. Mahmoud N.m. Alnaffar, Gazze ve Filistin’de yaşananlar hakkında katılanlara bilgi verdi. Gazze’nin bağımsızlığını kazanıncaya kadar mücadele edeceklerini de vurgulayan Alnaffar, böyle bir imkan sunan Bitlis Eren Üniversitesi yöneticilerine teşekkür etti. Son olarak konuşan ve Filistin’de çalışmalar yapmış, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Top ise Gazze’deki bazı alanlar ve bombardıman öncesi çekilmiş fotoğrafları paylaştı. Gazze’de yaşananlar konferanslarla anlatmaya devam edeceklerini de vurgulayan Dr. Mehmet Top, sunumlarla konferansı tamamladı.
Konferansın sonunda Koordinatör Prof. Adem Palabıyık bir kapanış konuşması yaptı. Palabıyık, Gazze’de aslında savaşın 1937’de başladığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Yeni bir süreç olmayan ve İsrail’in kuruluş felsefesinin altında olan zulüm sürecinin bugüne kadar devam ettiğini belirten Palabıyık, “Şu ana kadar güncel veriler değil sadece 200 bin Filistinli vatandaş katledildi, şehit edildi. Kudüs bir coğrafya meselesi değil, iman ve ümmet meselesidir. Maalesef ümmet meselesine bütün dünya halkları ellerinden geldiği kadar destek veriyor ancak sessiz kaldıklarına da şahit oluyoruz. Bu yüzden yük bizim omuzlarımızda. Bu yükü hep birlikte paylaşarak altından kalkmak hepimizin görevi. Allah’ın izniyle bu yükün altından kalmayacağız. Bunu onurla taşıyacağız.” Konferans yapılan dua ve katılan konuşmacılara plaket verilmesinin ardından sona erdi. VAHİT OLCAY